Bu başlığı
daha önceki yazılarımda kullanmıştım. Bir projemin ilham kaynağı;
değerli Hocam Ahmet Erinanç'ın ağzından dökülen sözler.
Game Projects / 2008
Fırat Neziroğlu, Keçe, yün, 25x25x25 cm (bir el boyutu)
"Batı'da aşk hırstır beraberinde hatayı getirir, Doğu'da aşk sabırdır ince ince işlenir,
bir yanda kan, bir yanda kına kırmızısı, ortada ip oyunu İstanbul Köprüsü"
fotoğraf : Aykut Uslutekin
12 Aralık
2011'de Ege Üniversitesi MÖTBE Salonunda izlediğimiz "Şehir-Orman" dans
projesi öncesi Beyhan Murphy ile bir atölye çalışmasına katıldım. Deniz
Alp, Ejder Keskin, Can Tunalı, Burak Yamantürk... Kalabalık bir
katılımcı grubu ile harika bir ders sonunda oturup konuşurken yıllardır
düşündüklerimi bir kez de Beyhan Murphy'ye söyleme fırsatı buldum.
Ege Üniversitesi Modern Dans Topluluğu ile atölye çalışması sonrası 11 aralık 2011
Eserlerimi
oluştururken düşündüklerim onun benliğine işlenmişti, ne güzel bir örnek
benim için yıllardır. İsmi BEYHAN, soyadı MURPHY. Bir yanda doğu, diğer
yanda batı. İşte kendi benliğindeki bu tılsımlı birleşim,
eserlerindeki doğu - batıyı, sevinci - hüznü, dansı - tiyatroyu da
birbirine bilmediğimiz çizgilerle bağlıyor. Bir ayağı yaşadığı
coğrafyaya saplanmış, diğer ayağı dünya etrafında bir daire çizen pergel
misali. Gel de heyecanlanma eserlerini izlerken. Ne mümkün?
9 Ocak 2010'da Samsun Devlet Opera ve Balesi'den "Güldestan"ı, Opera Sanatçıları Burcu Değirmenci ve Mehmet Erkoç ile birlikte izledim...
Post,
Seyahatname,İzmir'de izlediğim Afife, Samsun'da izlediğim Güldestan,
Hüsnü Aşk'a Dair, Barbaros, Temas ve Şehir - Orman. Her biri Öz... Dans
hakkında kendi ve dansçıları ile konuşurken söz yine olması gereken
noktayı buldu. "insan olmak". Hissetmek ve paylaşmanın güzelliği. Klasik
bale derslerinde yakalanamayan ortamın; koreograf ve dansçının
arasındaki diyalogu geliştiren modern teknikte kendini buluyor oluşu.
Koreografın öğretirken, dansçının öğrenirken büyüyor oluşu... Doktora
döneminde öğrendiğim en önemli bilgi "sanat demek, insan demektir; sanat
okuyan, insan okur" olmuştu. Dansçıları'da Onu anlatırken gözlerindeki
iletişimden anlaşılıyordu ki, Beyhan Murphy'de insanı okuyordu.
Dans ettiğimiz yer (sahne / stüdyo) bizim için kutsal alan diye
başladı konuşmasına. Yine o anlarda zihnimde dolanan cümle doğu-batı
sentezini getirdi aklıma. Klasik Balenin kırılmaz kuralları yanında
modern dansın tamamen özgür formları. İç kaslar ve dış kasların amansız
mücadelesi :) pointe shoes ile sonsuz çizgiye ulaşmak yada yerle tamamen
birleşen ayaklar...
Klasik bale bana batının kusursuzluğu arayışı, ideal formlara
ulaşma çabası ile tam bir modernizm gibi geliyor. Oysa modern dans,
ısınmasından teknik uygulamasına kadar yoga vb. doğu öğretilerindeki
gibi mistik bir içsel yolculuğu çağrıştırıyor. İşte bu yüzdendir ki
batıda aşk hırstır, doğuda sabır.
fotoğraf: Niko Guido
Daha önceki yazılarımda eserlerimle anlatamadığım aşkı bu defa dansla anlatabiliyor olmanın huzurunu yaşıyorum.
Bir sanat disiplini içinde eser üretirken "kendi dilini" oluşturmanın
en kolay yolu yine tanımlamanın içinde saklı. "kendin olmak". Bu yazıma
ilham olan Beyhan Murphy'e bir büyük teşekkürüm var, bir de bana dans
yolunda ayakta durmayı öğreten, doğru insan olmayı öğreten dans hocam
Şebnem Şenel'e ...
Not:
Şimdi çok eskilerden bir anımı da eklemek istiyorum. Yılı gerçekten tam
hatırlamıyorum,sanırım 2002. Dans Platform Türkiye Ankara'da
düzenleniyordu. Hafızam beni hayal kırıklığına uğratıyor ama
"seyahatname"nin ışık provası yeni sonlanmıştı sanırım. Ben de küçük
yaşlardayım o sıralar. Kulisten sahneye geçmek isterken birden
ışıklardan birini devirivermiştim. Sonra koşarak kaçıp, yükselen kalp
atışlarımı Şebnem hocamın yanında dindirmiştim. Gecikmeli bir özür
borcum vardı, dileme zamanı şimdiymiş.
İzmir Dans Akademi, Şebnem Şenel ile birlikte - 2010
Fotoğraf:Öznur Enes